Hastalıklara karşı pratik zeka

Bu sorunu çözmenin yollarından biri ve tek şansları pratik çözümler üretmek.Bu sorunu çözmenin yollarından biri ve tek şansları pratik çözümler üretmek. Haber2Dünya nüfusu bu yıl içinde yedi milyara ulaşacak. Birçok insan sanayileşmiş ülkelerin kanıksadığı tıbbi tedavi yöntemlerden yoksun durumda ve başka yerlerde neredeyse ortadan kalkmış olan hastalıklardan hâlâ ölebiliyor. Sorunu çözmenin yollarından biri, herkese ilaç ve aşı temin edebilmek ama birçok ülke için bu yine de pahalı bir seçenek. Tek şansları pratik çözümler. Maıkaew ponomyaı muayenehaneden çıkarken bel kıvırıp yumruklarını sallayarak küçük bir dans gösterisi yapıyor ve "Her şey okey! Her şey okey!" diye bağırıyor. evirmek gerekirse; biraz önce hemşire bana rahim ağzı kanseri olmadığımı, üç yıl önce tedavi edilen küçük beyaz lekeden bile hiç iz olmadığı söyledi. Hemşirenin böyle kesin bir teşhis koymasını sağlayan şey şaşırtıcı derecede basit, hızlı ve ucuz bir işlemdi ve zengin ülkelerde PAP smear testinin yaptığını yoksullarda yapabilme potansiyeline sahipti. Yani kadınlar arasında en öldürücü kanser olan rahim ağzı kanserine son verebilirdi. Peki, nedir bunun büyülü içeriği? Evde kullandığımız sirkesi. Her yıl, yaklaşık yüzde 85'i yoksul ve orta gelirli ülkelerden olmak üzere, 250 binden fazla kadın rahim ağzı kanserinden ölüyor. Onlarca yıl önce Amerika'da kadınları en çok öldüren kanser oydu. Şimdiyse akciğer, göğüs, kolon ve cilt kanserinin çok gerisinde kaldı. Baltimore'daki Johns Hopkins Tıp Fakültesi'nde 1990'larda geliştirilen ve geçen yıl Dünya Sağlık Örgütü'nün onayladığı yeni yöntemde hemşireler rahim ağzına sirke sürüyor. Sirke kanser öncesi lekeleri beyaz gösteriyor. Böylece onları herhangi bir kola şişeleme tesisinden bulunabilecek karbondioksitle dondurmak mümkün olabiliyor. Bu işlem kalkınmakta olan ülkelerde denenen birçok ucuz ama etkili tıbbi yöntemlerden biri. Yeni ve ucuz teşhis ve ameliyat teknikleri, böcek ilaçları, ilaç rejimi ve protezler hayat kurtarmaya başladı bile. Pap smear testinde doktor, rahim ağzından bir parça alır ve patologların incelemesi için laboratuvara gönderir. Fakat birçok yoksul ülke nitelikli laboratuvarlardan yoksun olduğu gibi sonuçların gelmesi de haftalar sürebiliyor. Yaşadıkları veya çalıştıkları uzak yerlere dönen kadınlara çoğu zaman ulaşmak zor oluyor. Dolayısıyla onlarda kanser öncesi lezyonların çıkması ciddi bir sorun. 37 yaşındaki Maikaew de onlardan biri olabilirdi. Maikaew bir tatil adası olan uzaktaki Ko Chang'da restoran kasiyeri. Kısa bir memleket ziyareti için çeltikçilik yapılan Poyai köyüne gelince annesinin ısrarıyla muayene oluyor. Aynı muayeneyi üç yıl önce de olmuş ve o zaman beyaz bir leke belirlenmiş. (Papilloma virüsünün neden olduğu bu lekeler siğillere benziyor.) Lekeyi kriyoterapiyle dondurmuşlar ve Maikaew'in dediğine göre canı azıcık yanmış. 30'lu yaşlarında iki kez muayeneden geçtiği için rahim ağzı kanserine yakalanma riski yüzde 65 azaldı. Bunu söyleyen, Bill & Melinda Gates Vakfı'nın desteklediği uluslararası sağlık kuruluşlarının bir koalisyonu olan Rahim Ağzı Kanserini Önleme İttifakı'nın araştırmaları. VIA/cryo (rahim ağzının sirke asidiyle görselleştirilmesi ve kryoterapiyle tedavisi) olarak bilinen yöntemi hemşireler uygulayabiliyor, ayrıca yeni başlayan bir kanseri saptayıp yok etmek için bir randevu yetiyor. Tayland bu yöntemi bütün ülkelerden daha çok benimsedi. Gana ve Zimbabve dâhil, yirmiyi aşkın ülke pilot projeler hayata geçirdi. Fakat bugün Tayland'daki 75 vilayetten 29'unda VIA/cryo düzenli olarak uygulanıyor ve hedef kitlede yer alan 30 ila 44 yaşındaki 8 milyon kadının 500 bini en az bir kez muayene edilmiş durumda. Tayland'da ilk VIA/cryo araştırmasının yapılmasına yardımcı olan Khon Kaen Üniversitesi'nden Jinekolog Doktor Bandit Chumworathayi, tümörlerde öbür dokulara göre daha fazla DNA, yani daha çok protein ve daha az su olduğu için sirkenin onları belli ettiğini aktarıyor. Sirke, tümör öncesi oluşumları tipik bir Pap smear testinden daha büyük bir isabetle gösteriyor. Fakat yanlış pozitif (habis olmayan lekeleri beyaz göstermesi) gösterme riski de daha fazla. Bu yüzden bazı kadınlar gereksiz kriyoterapi alabiliyor. Yine de kriyoterapi yüzde 90 sonuç veriyor ve en bariz yan etkisi, bir veya iki günde geçen yanma hissi. Eski yöntem biyopsiyse kanamaya neden olabiliyor. Kriyoterapiye öncülük edenlerden, kırsal kesimdeki Roi Et Hastanesi Jinekologu Doktor Wachara Eamratsameekool bazı doktorların buna itiraz ettiğini belirtiyor. "'Yoksullara yoksul hizmet' diyorlar. Ama bir yanlış anlaşılma var. Bu kaynaklarımızın en etkin bir şekilde kullanılması" diyor. Eğitime katılan hemşireler, teşhis edilebilir rahatsızlıkları olan rahim resimlerine bakıyor. Gerçek boyutlu ve plastik rahimli mankenlerde jinekolojik muayene yapıyorlar. Plastik boruların derinlerindeki sosis dilimlerine kriyoterapi uyguluyorlar. Öğle yemeğinden sonra da küçük gruplara ayrılıp minibüsle yakındaki köy sağlık ocaklarına gidiyor ve gerçek kadınlar üstünde pratik yapıyorlar. Rahim kanseri onlarca yılda oluştuğu için Tayland'ın kanser oranını düşürüp düşürmediğini anlamak zaman alacaktır. Toplu taramaların ilk başladığı Roi Et vilayetinde de oranlar normalden yüksek çıktı, fakat doktorlar bunu daha çok test yapılmasına bağlıyor. Öte yandan, 11 yıl önceki ilk denemelerde bakılan 6 bin kadından birinde bile gelişmiş bir kansere rastlanmadı. 1990'larda VIA/cryo yönteminin öncülüğünü Afrika'da çalışan Amerikalı Jinekolog Doktor Paul D. Blumenthal ve Hindistan'dan Doktor Rengaswamy Sankaranarayanan yaptılar. Blumenthal, Johns Hopkins Tıp Fakültesi'ndeki meslektaşlarıyla rahim lezyonlarının daha kolay nasıl görülebileceğini tartıştıklarını ve sirke asidiyle onları beyazlaştırmanın işe yarayacağı sonucuna vardıklarını anlatıyor. Lezyonların dondurulması hem jinekoloji hem de dermatolojide zaten yaygın. Asıl mesele bunun ucuz ve kolayını bulmaktı. Sıvı azot zor bulunuyor, ama karbondioksit her yerde var. Tayland bu yöntem için biçilmiş kaftan. Ülkede 100 bini aşkın hemşire ve köylerde sağlık ocakları bulunuyor. Ayrıca birçok ülkede yoksul köylüler önce şaman veya aktarlara giderken yoksul Taylandlılar doktorları tercih ediyor. Okuma yazma oranının yüzde 95 olduğu ülkede doktorlara güveniliyor. Fakat Wachara'ya göre işin asıl sırrı "Bayan Kobchitt". Doktor Kobchitt Limpaphayon, Tayland kraliyet ailesinin jinekologu. Onunla birlikte ders vermiş olan Blumenthal onun için, "Kobbie doğanın bir gücü gibidir" diyor. Limpaphayon genç bir doktor olduğu 1971'de Johns Hopkins'te Jinekoloji ve Doğum Doktorluğunda Uluslararası Eğitim Programı'nın başlatılmasına yardımcı olmuş. 1999'da Blumenthal'in bir makalesini okuduktan sonra ondan VIA/cryo'yu Tayland'a getirmesini istemiş. Bandit'e göre, onun bağlantıları ve ikna yeteneği olmasa Kraliyet Doğum ve Kadın Hastalıkları Uzmanlığı Okulu gibi muhafazakâr bir kurum Pap smear testinden vazgeçmez, meclis de hemşirelerin (önceleri yalnızca doktorların yapabildiği) kriyoterapi uygulamasına izin vermezdi. Sağlık ocaklarındaki ücretsiz taramalar, Maikaew'le aynı grupta bulunan 36 yaşındaki Yupin Promasorn gibi kadınlar için çok önemli. Kocası motosiklet taksiciliği yapan Promasorn Bangkok'ta yiyecek satıyor. İki çocuğuyla şehirdeki kalabalık devlet hastanelerinde bekleyecek vakti, özel doktora gidecek de parası yok. Dolayısıyla kocasının motosikletiyle 12 saatte buraya, doğduğu köye geliyor. Sonucun temiz çıktığını öğrenince bir sandalyeye oturup rahatlıyor. "Üstümden büyük bir yük kalktı" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:04 Ekim 2011Yayınlanma Tarihi:05 Ekim 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.