Gıda maddelerine ne katıldığını biliyor muyuz?

Tükettiğimiz gıdaların birçoğunda bilim kurgu romanlarına özgü malzemeler kullanılıyor. Gıda maddelerine ne katıldığını biliyor muyuz?

Bilim kurgu romanlarında, uzak gelecekte tüketeceğimiz yapay gıdalar konusu yaygın ele alınan konulardan biridir. İnsanlığın artık kendisini besleyecek yiyecekleri üreteceği ne alan ne de maddi olanak kalmıştır. Normal görünen burger, kek ya da başka bir yiyecek aslında bir tür yapay yosundan ya da proteinden üretilmektedir artık.

Aslında bu dolgu maddeleri bugün de kullanılıyor. Üstelik normal besin ürünlerini üretme beceri ve olanaklarını tükettiğimiz için değil, bu malzemeleri kullanmak işlenmiş gıda sektörü açısından daha kolay ve ucuz olduğu için. Aynı nedenler bu yiyecekleri tüketenler açısından da geçerli. Ama mikrodalga fırında ısıtıp hemen yiyebileceğimiz bu hazır gıdaların içinde neler olduğunu tam olarak bildiğimiz söylenemez.
Jelatinler, bulamaçlar…

Et ürünlerinin maliyetini düşürmek için birçok dolgu maddesi kullanılıyor.

Bu dolgu maddeleri arasında jelatinleri, sosislerde kullanılan unlu bulamaçları sayabiliriz. Bir süre önce ABD’de tartışma konusu olan dezenfekte dana eti artıkları da aynı kategoride yer alıyor.

Bu etler, yiyeni hasta etmese de, onları yenir hale getirmek için başvurulan temizleme yöntemleri çoğu insanın midesini kaldırabilir türdendi. Bir yayın kuruluşu “pembe sümüksü madde” olarak adlandırmış, bu yüzden hakkında dava açılmıştı. Ama et ürünleri açısından çok ucuz ve etkili bir madde olması ve et fiyatlarının artması nedeniyle son dönemlerde yeniden gündeme geldi.

Geleceğin besin maddelerinden bir diğeri ise soya fasulyesi. Asya’da binlerce yıldır çok çeşitli şekillerde kullanılan soya fasulyesini Batı biraz geç fark etti. 1888’de bir Fransız şirket, düşük karbonhidrat oranından dolayı diyabetliler için soya unundan ekmek yapmaya başladı. 1921’de Londra’da çıkan bir gazete, ucuz ve besin değerinin yüksek olması nedeniyle soya ekmeğini “açların kudret helvası” olarak adlandırmıştı.

Soya fasulyesi, diğer proteinlere daha sağlıklı bir alternatif olarak görülüyor.

İkinci Dünya Savaşı sırasında soya unu karne ile dağıtılan besinlerde dolgu maddesi olarak kullanılmıştı. Savaş sonunda bu iş ABD’de büyük bir sektör haline geldi.

1960’larda araştırmacılar soya proteinine süngerimsi bir yapı kazandırdı. Soya taneleri öğütülüp yağı, şekeri ve liflerinden arındırılıyor, bu toz dev makinelerde su veya buharla karıştırılarak hamur haline getiriliyor. Sonra özel borulardan geçerek kimyasal tepkimelere uğratılıyor ve içindeki proteinlerin ağ gibi birbirine tutunması sağlanıyor. Bunlar küçük parçalar halinde kesilip et yerine her tür yiyeceğe katılabilir hale getiriliyor.
Bugün soya proteini sadece etin alternatifi olarak vejetaryen yiyeceklerde değil, çorba, makarna, salata sosu gibi birçok yiyecekte kullanılıyor. Soya proteini belirgin bir tada sahip değil, içine katıldığı yemeğin tadını alıyor ve her tür şekle sokulabiliyor.
DERGİ - Gelecekte gıda sektörü böceklere mi dayanacak?

Besin değeri açısından kıymaya ve diğer et ürünlerine katılması kötü bir seçenek olarak görülmüyor. Yağ oranı kesinlikle daha düşük. Metrekare başına üretilen protein değeri ve doğal kaynakların etkin kullanımı bakımından hayvancılıktan çok daha verimli olduğu söyleniyor. Tüketiciler açısından da çok daha ucuz bir seçenek.

Soya gerçekten de bilim kurgunun ve geleceğin besini olduğu kadar günümüz gıda sektörünün de ayrılmaz bir parçası artık.

BBC TÜRKÇE


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:20 Şubat 2016Yayınlanma Tarihi:09 Şubat 2016

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.