Futbol: Hayatın ta kendisi!

Suriye krizi, piyasalardaki dalgalanma, gezi parkı olayları ve artçı eylemler derken Türkiye Beşiktaş ve Galatasaray maçında çıkan olaylarla sarsıldı bu kez de. Memleketin başka hiçbir sorunu yokmuşçasına da bütün Türkiye buna kilitlendi son bir haftadır. Caddede, sokakta, otobüste, minibüste, trende, metroda, kahvehanelerde , kısacası her ortamda ve zamanın neredeyse her kesitinde o olaylı maç konu edilmekte.

Suriye krizi, piyasalardaki dalgalanma, gezi parkı olayları ve artçı eylemler derken Türkiye Beşiktaş ve Galatasaray maçında çıkan olaylarla sarsıldı bu kez de. Memleketin başka hiçbir sorunu yokmuşçasına da bütün Türkiye buna kilitlendi son bir haftadır. Caddede, sokakta, otobüste, minibüste, trende, metroda, kahvehanelerde , kısacası her ortamda ve zamanın neredeyse her kesitinde o olaylı maç konu edilmekte. Mesele büyük.

nazife-güngörHerkes öfkeli. Olup bitenler konuşulurken seslerin yükselip alçalışı,  el kol hareketleri, suratların aldığı biçim durumun ne denli ciddi olduğunu ortaya koyuyor. Ciddi olan ne peki? Galatasaray-Beşiktaş maçının  tamamlanamayıp seyircinin hayal kırıklığına mı uğratılması,  öfkeli kalabalığın sahaya inerek olay çıkarması mı,  oyuncunun mağduriyeti mi, yoksa hakemin diktası mı? Hiçbiri değil aslında. Zamanında boş zaman etkinliği olarak başlayan bir oyun tarzının  giderek ciddi bir toplumsal, hatta siyasal olaya dönüşerek toplumları reel yaşamlarına bunca hükmeder hale gelmesidir asıl sorun. İngiltere’nin Manchester ve Liverpool kentlerinde başlar hikaye.  Dokuma fabrikalarında düşük ücretlerle günde 16 saat mesai yaptırdıkları işçilerin, iş dışı zamanda biraz olsun rahatlamaları için kurulan iki küçük futbol takımı arası karşılaşmaların zamanla oyun algısının sınırlarını aşarak iki kentin halkı arasında hırsla bürünmüş bir rekabete dönüşmesi. Ardından da bu hırs ve rekabet duygusu üzerine devasa bir endüstri kurarak söz konusu duyguları paraya dönüştüren kapitalist  anlayış.  Önemli paralar harcandı futbolun bir endüstri kolu olarak gelişmesi için. Karşılığında da büyük paralar kazanılması hesaplandı. Öyle de oldu. Büyük sermayenin önemli güç ve hareket alanlarından biri haline gelmiş bulunuyor şimdilerde futbol endüstrisi . Bu endüstrinin temposunu düşürmeden kazandırıcılığını sürdürmesi için de sürekli olarak canlı tutulması gerekir. Bunun için her zaman dinamik, her zaman canlı, dolayısıyla da her zaman olaylı olması lazım.  Bu nedenle de gündemdeki yerini her  zaman korumalı, toplumla etkileşim her zaman en tepede olmalı. Peki bu nasıl sağlanabilirdi? Toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz edilerek elbet de. Bu da futbolun yalnızca sevdirilmesiyle değil, ondaki yarış hırsının tüm insanların  ruhsal, duygusal ve zihinsel süreçlerine işlenmesiyle ancak mümkün olabilirdi. Bunun için de kültür endüstrisinin, dolayısıyla da popüler kültürün kapsama alanına girilmeliydi. Dolayısıyla da 19. Yüzyılın ortalarında iki küçük mahalle takımı olarak beliren futbol kısa zamanda medyanın da desteğiyle popüler kültürün kapsama alanındaki yerini alarak oradan toplumun en ince kılcal damarlarına dek işlenmeye başlandı. Psikolojik ve sosyal psikolojik süreçlerin de işletilmesiyle futbolun oluşturucu kodları (hırs, rekabet, güç, üstünlük, galip gelme, rakibi yok etme vb. arzular) insanın duygusal ve ruhsal alanındaki yerlerini alarak insanların reel yaşamlarındaki tavır ve davranışlarına bile yön verir hale geldi. Bu durum giderek gerek oyuncunun gerekse de taraftar seyircinin çoğu zaman oyun ve gerçek arasındaki sınırı karıştırmasına, bir boş zaman etkinliği olan oyunu gerçek yaşamın ciddi konusu haline getirmesine neden oldu.  Büyük kent yaşamının sorunları altında ezilen, gündelik yaşamını organize etmekten bile çoğu zaman aciz olan insanların kendi gerçek yaşamlarına ilişkin algıları zaten önemli ölçüde karmakarışık hale gelmişken, bu karmaşaya bir de futbol vb. oyun ve kurmaca dünyanın sahte kodlarının eklenmesi  onların ruh ve duygu dünyasının, hatta zihinsel  işleyiş süreçlerinin daha da karmakarışık hale gelmesine yol açtı. Bütün bu karmaşada yaşamlarını planlı, programlı anlamlandırmalarla yönetmekten aciz insanların içiçe girerek içinden çıkılmaz hale gelen anlam haritaları içerisinde yollarını yitirmeleri de son derece doğal karşılanmalı. Bu nedenle de futbol maçları çoğu zaman toplumun en önemli gündem konusu haline geliyor. Bu nedenle maç alanları çoğu zaman holiganların dehşet saçan şiddetlerine sahne oluyor. “Hayatın gerçek tadının cola” olduğu bir dünyada,  hayatın gerçek anlamı futbol olmuş. Çok mu? Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi NAZİFE GÜNGÖR

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:06 Temmuz 2015Yayınlanma Tarihi:27 Eylül 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.