Fatmagül'ün, Bihter'in Suçu ve Gerçekler

Aşk-ı Memnu günümüz Türkçesi ile “Yasak Aşk” TV dizisi yoğun tartışılıyor, iyi de oluyor. Konuyu tartışmaya açanlara teşekkür borçluyuz. Ardından Fatmagül’ün suçu ne? dizisi aynı biçimde mağdur ve kurban genç kız basınımızca şefkatle karşılandı. Bu da tartışılmalı idi. Basına yansıyan tartışmalara baktığımızda zarar gören toplumun değerleri övülen dizideki roller göz ardı edilenler ise daha değişik ve değersiz kabul edilen gerçekler. Duyduğumuza göre Behlül, Bihter ve Fatmagül’ün barbi bebekleri yapılmış çocuklarımız onlarla oynayarak büyüyecekler ve büyüyünce de onlar gibi yaşayacaklar. Fatmagül iç çamaşırı çıkarılmış kadınlar onu giyecekler sonra da sadık eş bekleyecekler. Senaristler insanların 2 yıllık dizide 1,5 dakikalık tecavüz sahnesine odaklanmasını anlayamadıklarını söylüyorlar. O sahne olmazsa o dizi  izlenmez miydi, anlamak çok zor. Senaristler topluma nasıl kötülük virüsünü yaydıklarının farkında değiller. Belki hasta değiller ama zararlı şeyler yaptılar. Bazı toplumsal değerleri tahrip eden virüsler vardır yayılmadıkça ve sınırlı kaldıkça önemsizdir. Ancak içtiğimiz suya veya soluduğumuz havaya yayılırsa binlerce insanı hasta eder. TV ve diziler salgın etkisi yaptırarak, insan var oldukça mevcut olan, “ensest ve cinsel şiddet virüsü”nü topluma yaydılar. RTÜK’te virüse tanıdığı özgürlüğü kendini koruyamayan değerlerimize tanıyamıyor. Sonra da şikayet ediyoruz ensest arttı, kimin eli kimin cebinde belli değil, çocuğu sütçüden olan babalar var diye… Sonuçtan yakın, sebebi göz ardı et, nerede kaldı bilimsel bakış? Tecavüzcülerin önemsenmediği, Behlül’ün Bihter ölürken pis pis sırıttığı, faturanın kadına ödetildiği, tecavüz edilenin hayat boyu perişan olduğu  bir namus anlayışı toplumsal bir sorundur. Bu sorunun düzelmesi için toplumun değerlerini hoyratça hırpalamak yeni sorunları ortaya çıkarmaz mı? Bu ilgi ne anlama geliyor? İnsanda merak duygusunun ihtiyacı ve insan beyninde ödül mekanizmasını en çok harekete geçiren şeyin “Beklenmeyen ödül, zevk ve heyecan” olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Bu gerçek oldukça her zaman  sıra dışı çarpıcı olaylar ilgi çeker. Bu durum da özellikte medyanın yaşamsal gıdası olur. Kazanan kaybeden değerler Ruh sağlığında önemli olan güçlendirilmesi istenen bazı “Bireysel Değerler ve Ortak Aile Değerleri”şunlardı. “Aile birliği, Sağlıklı yaşama, Ahlaki normlara sahip olma, İyi bir gelire sahip olma, Eğlenebilme, Eğitimli olma, Bağlılık, Sorumluluk, İnsanlık, Maneviyat…” Her iki diziyi de izlediğimizde 10 değerden sadece “iyi gelir sahibi olma ve eğlenebilme” iki değerinin güçlendiğini görürüz. Yani 10’da 8 kayıp söz konusu. Toplumsal yarar nerede kaldı? Senaristlerin yapımcının kişisel çıkarı onlar için iyi değerlendi ama diziyi izleyenler zarar gördüler, en azından hoşça vakit geçirmenin ötesinde bir şey kazanamadılar. 8 kaybedip 2 kazanan ziyandadır. Aileler çocuklarına sahip çıkmalı, ebeveyn gözetimi olmadan bu tür diziler izlenememeli, en azından geç saatlere alınmalı. KAYNAK: Haber7.com

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:15 Temmuz 2015Yayınlanma Tarihi:22 Ekim 2010

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.