Kötü Dünya Sendromu yaşıyoruz
Dünyada kötülükler artıyor mu? Güven ortamı azalıyor, dünya daha mı tehditkar bir hal mi alıyor? İnsanlar son dönemlerde dünyayı neden karanlık ve kötülüklerin hâkim olduğu bir yer olarak algılıyor? Kişiler neden daha depresif, mutsuz, karamsar, olaylar karşısında umursamaz davranıyor? Dünya “Kötü Dünya Sendromu” mu yaşıyor?

Dünyada kötülükler artıyor mu? Güven ortamı azalıyor, dünya daha mı tehditkar bir hal mi alıyor? İnsanlar son dönemlerde dünyayı neden karanlık ve kötülüklerin hâkim olduğu bir yer olarak algılıyor? Kişiler neden daha depresif, mutsuz, karamsar, olaylar karşısında umursamaz davranıyor? Dünya “Kötü Dünya Sendromu” mu yaşıyor?


BU GİBİ DURUMLARDA İNSANLAR ÜÇ TÜRLÜ TEPKİ VERİR
Birincisi Posttravmatik Stres Bozukluğu gösterirler. Bu kişilerin korkuları artar. Bu hastalıkta kişi yaşadığı şoku, travmayı unutamaz, devamlı aklındadır. Hatta rüyasında göreceği korkusu sebebiyle uyuyamaz, uyumak istemez, gözünü kapamaktan korkar. Çünkü gözünü kapadığı an flashback tarzında o görüntüyü tekrar tekrar yaşar. Mesela deprem yaşadıysa veya tacize uğradıysa onu hatırlar, müthiş bir kriz yaşar, dehşet duygusuna kapılır. O duyguyu yaşamamak için kaçınmalar başlar. Bu duruma Vietnam Sendromu da denir. Vietnam sonrası Amerikalılarda gözlemlenip tanımlanan bu sendromda kişideki ilk belirtisi, on sene önceki olayı (flashback) sanki yeni olmuş gibi yaşamasıdır. Deprem olacak korkusuyla elbisesiyle ve şapkasıyla yatan insanlar görür. Kendilerini güvende hissedebileceği Avustralya gibi yerlerden ev alan Amerikalılar mevcuttur. Acımasızlık ve şiddet artmakta, toplumda yaygınlaşmaktadır. Ayrıca toplumda tek tük meydana gelen, çocuğun annesini veya babasını öldürmesi gibi şiddet olaylarının medyada tekrar tekrar verilmesi nedeniyle herkes kendisine de olacak duygusuna kapılır. Bu tür olaylar korkuları arttırır. İkinci belirtisi, bu kişilerde startel denilen hipervijilansın vardır. Gürültüye ve sese duyarlılıkları çok fazladır. Kapı çalsa fırlarlar, bir gürültü olsa sıçrarlar, kendilerini gevşetemez, rahatlayamazlar, devamlı tedirgindirler. Üçüncü belirtisi de, işlevsellikte meydana gelen bozulmadır. İş verimi, performans ve sosyal uyum bozulur. Bunlarla birlikte insanda yeti yitimi ortaya çıkar. İş verimliliğini düşürür. Kötü dünya sendromu yaşayan kimselerde bu belirtiler ortaya çıkar ve güvende olmadığı duygusu oluşur. Girişimciliği zayıflar, savunma duygusu uyanır. 11 Eylül saldırılarında o bölgede bulunan ve etkilenen insan sayısından çok daha fazlası medya vasıtasıyla huzursuz ve güvensizlik psikolojisi içine sokuldu. Tarhan kötü dünya sendromunda medyanın da ciddi etkisi olduğunun altını çiziyor. Tarhan; “Medyanın, saldırı görüntülerini devamlı vermesinin sebebi ise, bütün Amerika'da ve dünyadaki insanların o olayı yaşamış gibi algılamasıdır. Küçük bir azınlığın yaşadığı olay böylece bütün dünyada insanların kendilerinin de böyle bir şiddete mağdur ve kurban olabilecekleri duygusunu geliştirdi. Korku ve huzursuzluk giderek arttı, bunun sonucunda kaçınma davranışları ortaya çıktı. Dünya büyük ve kötü bir yer olarak görülmeye başlandı. Gerçek ve fantezi ayırt edilemez hale geldi. Meydana gelen herhangi bir tehlike, insanlarda her gün olacak duygusu yaşatmaya başladı. Bu duygu politik olarak da sürekli beslenmektedir. Şiddet görüntülerini yoğun düzeyde izleyenlerin bir grubunda, dünyayı korku dolu, acımasız, gelecekle ilgili kötü ve tehlikeli bir yer olarak görme şeklinde bir tepki ortaya çıktı. Diğer bir grupta ise tam tersine agresif davranışlar haline dönüştü. Radikallik geni olan bu insanlar, böyle korku zamanlarında daha çok saldırganlaşırlar, daha agresif olurlar ve şiddete karşı şiddetle karşılık verirler. Şiddet davranışlarının sonuçlarına karşı şiddeti yöntem olarak benimserler. Ortadoğu insanında bu kültür vardır. Bu coğrafyanın insanında şiddet davranışı karşısında agresif olma, karşı şiddete yönelme gibi radikallik eğilimleri ortaya çıktığı için şiddeti yöntem olarak seçme görülmektedir. Şaban Özdemir (NPGRUP)
Bu yazı 5371 kez okundu
Yayınlanma Tarihi : 31 Ekim 2012 Çarşamba, 12:54
Güncelleme Tarihi : 31 Ekim 2012 Çarşamba, 13:10