Çok mu küfür ediyorsunuz
Anadilimizden sonra en iyi konuştuğumuz ve anladığımız dil 'küfürce' desek abartmış olmayız. Genellikle de küfürceyi karşımızdakinin ailesi üzerinde kullanıyoruz. Muhatabımızın anne-baba, kardeş ve eşinin kulaklarını çınlatıyoruz adeta. Ama bir şeyi unutuyoruz. Masum insanların hakkına girmiyor muyuz acaba?

Anadilimizden sonra en iyi konuştuğumuz ve anladığımız dil 'küfürce' desek abartmış olmayız. Genellikle de küfürceyi karşımızdakinin ailesi üzerinde kullanıyoruz. Muhatabımızın anne-baba, kardeş ve eşinin kulaklarını çınlatıyoruz adeta. Ama bir şeyi unutuyoruz. Masum insanların hakkına girmiyor muyuz acaba?


KÜFRÜN GÜNAHI, KÜFÜRLEŞMEYİ BAŞLATAN KİŞİYE YAZILIYOR
Nur Sûresi'nde bizzat dilin kendisinin, söven kişi aleyhine şehadette bulunacağı ve sahibini mahkûm ettireceği ifade ediliyor. Küfrün günahı da küfürleşmeyi başlatan kişiye yazılıyor. Bu durumu Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dile getiriyor: "Birbiriyle küfürleşen iki kimsenin söyledikleri şeylerin günahı, kendisine sövülen haddi aşmadığı sürece ilk sövmeye başlayan kimse üzerinedir." Sadece başkasına sövmekle günah işlemiş olmuyoruz. Küfür içeren sözcükleri başkasına öğreterek yahut farkında olmadan bu duruma sebep vererek de büyük bir vebalin altına giriyoruz. Mesela bizden birtakım kötü kelimeler duyarak küfretmeye başlayan bir çocuk, her küfür ettiğinde bize de bir günah yazılıyor.KÜFREDENE KARŞI TAVRIMIZ NASIL OLMALI?
Küfre asla karşılık vermemeliyiz. Sabretmeli ve o kişiyi Allah'a havale etmeliyiz. Nitekim bir gün Resûlullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) otururken iki kişi arasında küfürleşme oldu. Bunlardan biri küfür etti, diğeri 'sustu. Daha sonra küfredilen kişi de karşı tarafa aynı şekilde karşılık verdi. Bunun üzerine Resûlullah kalktı ve meclisten dışarıya çıktı. Hz. Peygamber'e "Niçin kalktın?" diye sorulunca, "Melekler kalktı, ben de onlarla beraber kalktım. Sövülen sükût ettiği müddet, melekler sövene, sözü geri çeviriyorlardı (karşılık vermek). Ne zaman ki bu adam, sövenin sözünü geri çevirdi, melekler kalkü, gitti." buyurdu. Küfür eden kişi pişman olup bizden özür dilediğinde onu affetmeliyiz. Eğer affedersek, onu mahşerde karşımıza çıkmaktan kurtarmış oluruz. O kişiyle aramızdaki barışı bozmamak adına gösterdiğimiz bu vakardan dolayı da sevap kazanırız. Bize küfür edene hakkımızı helâl etmezsek karşı taraf bunun cezasını bu dünyada veya ahirette görür. Zira Resûlullah (aleyhisselatu vesselam) "Her kim iyi bir çığır açarsa onun sevabını alır ve o devam ettiği müddetçe ona bir sevap yazılır, her kîm de kötü bir çığır açarsa onun günahını alır ve o devam ettiği müddetçe ona bir günah yazılır." buyuruyor. Bu sebeple küfür etmeden önce iki kere düşünmemiz gerekiyor.KÜFÜR EDİLEN KİŞİDEN HELALLİK ALINMALI
Toplumumuzda küfürler muhatabımızdan ziyade ailesine yönelik oluyor. Çünkü bunun, karşımızdakini daha fazla üzeceğini biliyoruz. Oysa ki başkasının ailesine söverek, masum insanların hakkını da üzerimize alıyoruz. Prof. Dr. Köse'ye göre küfür eden, sövgüsüne kimi konu etmişse ahiret yurdunda mutlaka onunla karşılaşacak ve sövülen ondan hakkını alacak. Küfür etmek, cahiliye âdeti. İki Cihan Serveri Müslüman olan sahabeleri bu açıdan özellikle uyanyor ve sövmeyi terk etme hususunda onları eğitiyor. O (sallallahu aleyhi ve sellem), küfür etmemeye bu kadar ehemmiyet verirken biz hâlâ birilerine/bir şeylere sövebiliyorsak, başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmemiz gerekiyor. Hadislerde de belirtildiği gibi sövmek, imanın kemalini engelleyen bir durum. Bu sebeple küfrü terk etmek zorundayız. Ayrıca uygun bir zamanda küfür ettiğimiz kişilerden helallik istemeliyiz. Zira bir kişinin başkasına sövmesi kul hakkına giriyor, sahibi affetmedikçe bu günahın affı da yok. Yeni Bahar/ Aralık 2013
Bu yazı 67235 kez okundu
Yayınlanma Tarihi : 02 Ocak 2014 Perşembe, 09:59
Güncelleme Tarihi : 02 Ocak 2014 Perşembe, 10:21