Çocuklara tatlı-sert yöntemiyle yaklaşın

Çocuklara sürekli şefkat gösterip onlarla oynamak ancak gerektiğinde “tatlı-sert” yöntemiyle yaklaşmalı.

Çocuklara sürekli şefkat gösterip onlarla oynamak ancak gerektiğinde “tatlı-sert” yöntemiyle yaklaşmalı.

Zirve Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Rıza Ülker, çocuklara sürekli şefkat gösterip onlarla oynamak ancak gerektiğinde kuralları uygulama adına onlara karşı “dik durmak” gerektiğini söyledi. Ülker, anne, baba ve öğretmenlerin çocukların eğitiminde, “tatlı-sert” yöntemini kullanması gerektiğini belirtti.

ÇOCUK-AİLE İLETİŞİMİ İÇİN TIKLAYIN...

 Bu davranış biçiminin çocukları tetikte olmaya ittiğini ifade eden Ülker,  “Çocuklarımıza sürekli şefkat gösterip onlarla oynamalıyız ama gerektiğinde de  kuralları uygulama adına onlara karşı dik durmalıyız. Bunu çocuk yanlış  anlamayacak, kırılmayacak ve bize kızmayacaktır. Çünkü çocuk daha önceki anne,  baba ve öğretmenin davranışlarını hatırlayıp onların kendisini sevdiğini düşünecektir” dedi. Çocuk bir yanlış yaptığında ona bağırılmaması gerektiğini, bağırıp çağırmakla problemin çözülemeyeceğini anlatan Ülker, şöyle konuştu: “Bağırıp çağırmakla problemi çözemeyiz. Çocuklara her bağırdığımızda onların kendine güvenini daha çok yitirdiğini, içine kapandığını ve problemli  çocuk haline geldiğini fark edemeyiz. Onları keşfetmeliyiz. İç dünyalarına girmeliyiz. Onları, kucaklamalıyız, öpmeliyiz, onlarla oynamalı, onlara ilgi göstermeliyiz. Çünkü ilgi, çocukları iyileştirme gücüne sahiptir.

 SAĞLIKLI ÇOCUK GELİŞİMİ İÇİN TIKLAYIN...

 Çocuk bir hata yaptığında veya yere düştüğünde anne ve baba burada çok dikkatli olmalı. O sırada çocuk sığınacak bir liman arıyor. Çocuğa kızdığınız zaman, onunla kurduğunuz bağın güçlenmesi fırsatı kaçırılmış olur. Örneğin,  Solomon Adalarında, yerli halk ormanın bir bölümünü tarımda kullanmak istediklerinde ağaçları kesmezmiş. Onun yerine ağaçların etrafını sarıp bağırarak sövüp sayarlar lanet okurlarmış. Birkaç güne kalmadan ağaçların yaprakları solar,  kuruyup büzülür ve ağaçlar kendi kendine ölürmüş.” Toplumun ve ailelerin her çocuktan aynı sonuçları beklemesinin yanlış olduğunu belirten Ülker, “Kendi yeteneğinin dışındaki alanlara yönlendirilen  çocukların, başarabilmek için çırpınması ve başaramaması, onları eğitimden  soğutur” dedi.

 “ÇOCUK ŞIMARMASIN DİYE”

Ailelerin özellikle de babaların gelenek, görenek, kültür ve saygı gereği çocuklarını büyüklerinin yanında sevemediğini ifade eden Ülker, çocuğun  şımarmaması kaygısıyla sert davranan baba karakterlerinin problemli olduğunu  söyledi. Dışarıda çalışan babanın akşam eve geldiğinde çocuğu genellikle ders çalışırken görmek istediğini, babaların aynı zamanda “ben okumadım, çocuğum okusun” yaklaşımında olduğunu belirten  Yrd. Doç. Dr. Ülker, şunları anlattı: “Peki ya çocuk ne yapmak ister? Çocuk baba ile oynamak ister. Özellikle erkek çocukları babalarıyla güreş gibi fiziksel oyunları oynamak ister.  Araştırmalar bu tarz hafif-sert oyunların, erkek çocuklarının fiziksel gelişimine çok faydalı olduğunu gösteriyor. Babanın olmadığı ailelerde erkek çocukları  problemli büyüyor. Halk arasında dolaşan 'annemin duası, babamın gölgesi yeter'  sözü bu açıdan bakıldığında çok doğru.” A.A

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:24 Mart 2012Yayınlanma Tarihi:29 Mart 2012

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.