STRES VE HAMİLELİK

STRES VE HAMİLELİKBireyin yaşamını gerçek, sembolik veya hayali olarak tehdit eden ya da öyle algılanan olaya stresör, stresöre karşı bireyin genel bedensel veya davranışsal tepkisine stres denir. Stres birçok psikiyatrik ve fiziksel hastalıkla ilişkilidir. Hem genetik hem de olumsuz çocukluk yaşantıları nedeniyle psikiyatrik hastalıklara yatkınlık gelişmekte ve bu zeminde erişkin yaşamdaki stresörler hastalığı (depresyon, şizofreni gibi) başlatmaktadır.

Psikiyatrik durumları etkileyen 4 tip stresör vardır: erken çocukluk yaşantıları (fiziksel, psikolojik ve cinsel suistimaller), yeni olmuş yaşam olayları (hamilelik, evlilik, ayrılık gibi), müzminleşmiş stresörler (gelin-kayınvalide çatışması gibi) ve günlük yaşamın küçük problemleri (eşiyle tartışma gibi).

 

Hamilelik, yetişkin kadında görülen stresörlere bir örnek olabilir ve birçok stres belirtileri hamilelikte görülebilir:

- Ruhsal belirtiler: Saldırganlık veya kayıtsızlık, sıkıntı, gerilim hali, sinirlilik, keyifsizlik, durgunluk, çökkünlük, dinlenmeyle geçmeyen yorgunluk, unutkanlık, huzursuzluk, korkulu rüyalar, karamsarlık, kendini değersiz veya suçlu görme, yalnızlık hissi.

- Fiziksel belirtiler: Ağız kuruluğu, üşüme, titreme, vücutta uyuşukluk, karıncalanma hissi, çarpıntı, sıcak-soğuk basmaları, baş ağrıları, baş dönmesi, sık idrara çıkma, bulantı, kusma, ishal, uyku ve iştah bozukluğu, konuşma güçlükleri, uykuda diş gıcırdatma ve konuşma, gürültüye ve sese aşırı duyarlılık.

 

Diğer taraftan hamilelikte cinsiyet hormonlarının kandaki düzeyleri değişir. Östrojen hormonu azalırken progesteron ve benzeri hormonlar (luteinizan hormonlar) artar. Luteinizan hormonların bir özelliği de antidepresan etkilerinin olmasıdır. Bu nedenle hafif depresyonlar hamilelik esnasında düzelebilir. Birçok anne gebelikteki mutluluğu tekrar yaşamak için yeniden hamile kalmak ister.

 

Gebelikte ve emzirme döneminde bazı korkular ortaya çıkar. Özellikte ilk çocukta annenin çocuğa bakamayacağı korkusu doğum sonrası depresyon görülme riskini artırır.

 

Son yapılan araştırmalar bebeklerin anne rahminde iken duygusal hafızalarının çalıştığını, annesi tarafından istenen ve sevilen çocukların daha sağlıklı geliştiğini ve büyüdüğünü göstermektedir. Ayrıca doğum sonrası annenin bebeğe dokunması ve yakın olmasının çok önemli olduğu da bilinmektedir. Başka bir deyişle istenmeyen bir gebeliğin ya da stres düzeyi yüksek yaşanılan bir hamileliğin sonucunda bebeğin doğumunda, gelişiminde ve ileriki yaşantısında bazı psikolojik ve fiziksel sorunlar ortaya çıkabilir.

Stres altındaki kişi kendini yalnız hisseder. Eşinin yanında olduğunu ve kendisine sahip çıktığını bilmesi hamilelikte güven duygusunu güçlendirerek stresi kontrol etmede başarıyı getirir. Özellikle bu dönemde eşler arasındaki iletişimin iyi olması önemli bir faktördür.

 

Gebelik döneminde her ilaç kullanılamaz. Yakın hekim takibine ilaveten psikoterapi desteği bu dönemde önem taşır. Gebelik ve ilk annelik korkularının giderilmesi koruyucu ruh sağlığı açısından çok önemlidir.

 

 

Solunum egzersizleri, gevşeme teknikleri, biofeedback, self-hipnoz, Yoga-Zen, meditasyon, fizik egzersizler (spor) ve müzik gibi stresi yönetme teknikleri hamilelikte stresle baş etmede faydalı olabilir.



Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:01 Ocak 2000

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.