İnsanı, yediği ve geni değil bunlar öldürüyor

İnsanı, yediği ve geni değil bunlar öldürüyorDiyet programları yerine genetiğe dayalı öğünler belirlenmeli...

Amerikalı bilimciler insanı öldüren şeyin yedikleri ya da genleri değil, bunların karşılıklı etkileşimi olduğunda hemfikirler. Diyete dayalı sağlıklı yaşam profilleri yerine genetik profile uygun beslenmek gerekiyor.

Günümüzde sadece diyete dayalı sağlıklı yaşam tavsiyeleri neredeyse sona erdi.

Amerikalı araştırmacılar artık hastaların “genetik profilleri” temel alınarak sağlığa yönelik risklerin çok daha iyi anlaşılacağı ve daha uygun “kişiye özel” beslenme planlarının üretilebileceği belirtti. Bu çerçevede, bazı hastalardan brokoli yemeleri istenirken, diğerlerinden “çok daha fazla” brokoli yemeleri talep edilebilecek. Tıpta çok yeni bir alan olan “beslenme genomikleri” besin ve genler arasındaki etkileşimi çözümleyerek nasıl daha sağlıklı olunacağına ışık tutmaya başladı.

Oysa eski paradigmaya göre “iyi genler müdahale etmedikçe, kötü beslenme kalp-damar hastalıkları ve kansere yol açıyor”du. Ancak yeni çalışmalar, bazı yiyeceklerin koruyucu ya da zararlı genleri harekete geçirirken, diğer yiyeceklerin bunlar üzerinde baskı kurduğunu gösteriyor.

OBEZİTEYE GEN BASKISI

Alışılagelmiş beslenme tavsiyelerinin genel anlamda doğru olduğunu belirten uzmanlar, farklı ilaçların farklı insanlarda farklı tepkilere yol açmasının nedenlerini anlamaya çalışıyorlar. Beslenme ve genler arasındaki ilişkinin çok karmaşık olduğuna dikkat çekilirken, örneğin 150 ayrı tip genin şeker hastalığının bir türüne ve 300 ayrı tip genin de obeziteye cesaret verdiği belirtildi.

KİMİNE İYİ KİMİNE KÖTÜ

Çalışmalar sürerken haritanın parçaları da ortaya çıkıyor. Örneğin, yeşil çayın içerdiği antioksidanlar, kalpdamar hastalıkları ve bazı kanser türlerine karşı önleyici güce sahip. Ancak bu güç, bazı kadınlarda ve göğüs kanserine karşı kendini göstermiyor. Güney California Üniversitesi’nin bir çalışmasına göre, bu, COMT adı verilen enzim üreten genden kaynaklanıyor. COMT’un daha az aktif olan bir türünü üreten kadınlar, göğüs kanserine karşı yeşil çaydan daha çok yararlanıyor. Araştırmalar, farklı yiyeceklerin farklı genleri ve enzimleri farklı kişilerde farklı etkilediğini ortaya koyuyor.

HÜCRELERİMİZDEKİ GİZLİ AZRAİL

California Üniversitesiínden Raymond Rodriguez, “Gittiğimiz yeri görüyoruz. Tükettiğimiz yiyeceklerle ilgili tahminlerde bulunma işini artık aşıyoruz”dedi. “Apo E” diye bilinen proteinin üretimini kontrol eden gen, kolestrol düzenlemesinde başaktör olarak görev yapıyor. Bu genin E2, E3 ve E4 diye bilinen üç türü var. En çok rastlanan türü E3. Ancak E2 türü yüksek olanların genelde kolestrol düzeyleri ortalamanın altında.

Buna karşılık E4 türü, potansiyel bir azrail niteliğinde. E4, beslenme ile gelen bütün risk unsurlarını daha büyük birer canavar haline getiriyor ve Alzheimer, kalp-damar ve şeker gibi hastalıkların kapısını aralıyor. Uzmanlar, hastaların “genom profillendirmesi”temeline dayanan beslenme yöntemleriyle risk unsurlarına karşı daha iyi korunacağını ifade ediyorlar. Boston Üniversitesi’nden Dr. Victoria Herrera, “Hastalara sonuç vermeyen tavsiyelerde bulunmak, bizi birer yalancı yapıyor. Genotip temelinde teşhis yaparak deneme- yanılmayla hataları aşabiliriz” dedi.

KAYNAK: //www.bugun.com.tr/haber_detay.asp?haberID=31034


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:07 Temmuz 2008

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.