Anne Cezaevinde, Ya Çocuk

Anne veya babası cezaevinde olan okul öncesi çocukların ruh sağlığı önemli sarsıntılar geçirir. Özellikle Anne yoksunluğu o dönem çocuk için temel güven duygusundan yoksunluk anlamına gelir. Bir insan düşününüz ormanda tek başına kalmış hiç yardım edeni yok ne derece korku ve panik yaşarsa çocuk on misli fazla yaşar. Çünkü henüz hayata hiç bir  hazırlığı yoktur.

Cezalanan Anne mi çocuk mu? bu soruya adli mercilerin düşünerek cevap vermesi gerekir. Okul öncesi çocuğu olan annenin hapse girmesi ve çocuğundan koparılması “suç ve cezanın şahsiliği” ilkesine ters düşer.

KORKU DUYGUSU

Korku çocuk için kaçınılmaz ama aynı zamanda temel bir duygudur. Bilinçli bir korku insanın kaynaklarını harekete geçirmesinde yardımcı olur. Tıpkı serçenin uçma yeteneğini geliştirmesinde atmacanın ona saldırması gibi. Ama bu katlanabilir korkular içindir.  

Katlanılamayan korkular çocuğun hayatında baskılayıcı, hareketsiz kalıcı bir etki yapar. Özgürlük ve bireyselleşmesi engellenir, omuzlarına fazla yük yüklenir, çocuğun dünyasında yalnızlık alanları meydana getirir.

Hiçbir şey bir çocukta korku kadar incitici, korku kadar şefkatli bir ilgi gerektirici değildir. Bir yaşında bir çocuk düşününüz bir şeyden korktu hatta annesinin dövmesinden korktu, en mutlu anı yine annesinin kucağına sığındığı andır.

Çocuk için köpeğin havlaması açık ve yakın bir tehlikedir, korku duygusu uyandırır. Çocuk büyüdükçe korku alanı genişler. Açık havada fırtınaya yakalanma korkusu öğrenme ile kazanılır. Uzak tehlikeler gelecek endişesi kendi güdüleri korku alanı olmaya başlar. Algıladığı şeyi büyütürse endişe, kaygı duygusu eklenir.

ÖFKE ve DÜŞMANLIK DUYGULARI

Çocukta öfke tıpkı korku gibi kendisini tehdit eden bir çevreyle uğraşma için bir araştır. Korkuda çocuk kendisini tehdit eden şeyden çekilirken öfkede o şeyin üzerine gider.

Öfke sayesinde çocuk kendisini kabul ettirir, kendisini incitenlere ve üzenlere karşılık verir. Öfke yeteneğinin gelişmesi benliğin korunması için korku kadar önemlidir. Öfkesini kullanabilmek ve denetleyebilmek insanın hayatı boyunca vereceği bir mücadeledir.

Birikmiş Öfke

Günlük hayatta ve kendi yaşantımızda görülen düşmanlıkların çoğu birikmiş öfkelere dayanır. Kökleri çocukluk dönemlerine kadar uzanan düşmanlık duyguları bastırılmış, sönmüş volkan gibi duran çocukluk hatıraları ile ilgili olabilir.

Özgürlük, bağımsızlık duyguları gelişmekte olan bir çocuk engellendiğinde veya haksızlığa uğradığını düşündüğünde engelleyen güce karşı öfke ve düşmanlık gelişir. Otorite figürü bazen babadır, bazen patron, bazen devlettir.

ANNE  YOKSUNLUĞU

Bebek daha ilk günden itibaren annenin sıcaklığına sesine, tutuşuna, yani annenin her şeyine büyük ölçüde duyarlı ve muhtaçtır.

Çocuğun anneden ayrılması şiddetli bir ayrılık anksiyetesi, kaygısı doğurur. Bu çocukta güvensizlik, düşmanlık duyguları geliştirerek kişilik gelişimini etkiler. Psikolog Bowlby’nin araştırmalarına göre suçlu yetişkinlerin çoğunluğunda çocukluk yıllarında annesizlik vardır.

Okul öncesi dönemde anneden ayrılan çocuklarda çocukluk depresyonları olduğu bilinmektedir. Sürekli ağlayan, yemeyen içmeyen, her şeyi protesto eden çocukta anne yoksunluğu daha uzun sürerse içine kapanmaya başlar. En iyi kurumlarda bile bakılırsa teke tek, devamlı bakımın yerini hiçbirşey  tutamamaktadır. İçine kapanan çocukta bir süre sonra çocukluk şizofrenisi belirtileri de başlayabilir.

Psikolog Spitz cezaevinde 123 çocuk üzerine bir inceleme yapmıştır. 1-1,5 yaşlarında olan ve cezaevlerinde doğan bu çocuklar 6-12 ay kaldıktan sonra cezaevinde yuvaya gönderilmişlerdir. Annenin yanında iken canlı ve neşeli olan çocuklar üzüntülü bir şekilde sürekli ağlayan yanlarına yaklaşan yabancıdan korkan bir duruma gelmişlerdir. 2. aydan sonra ağlamaklı durum yerine durgunlaşmış,  çevre ile ilişki kurmada çekinen, yataklarının  kenarında küskün duran, ürkek, korkak hemen ağlayıp bağıran davranışlar sergilemişler. Uykuları, iştahları bozulmuş, gelişmeleri gerilemiş ve sorunlu çocuklar olmuşlardır.

Eğer bu çocuklar yaşarsa sosyalleşme kusuru çeken, toplum dışı davranan otoriteye düşman bireyler olma ihtimali çok yüksektir.

Anneler cezaevinde iken çocuğun yaşamına çok kişi girmesi çocuğun ruh sağlığına çok zarar vermektedir. Grup bakımı şeklindeki yuva ve kreşlerde sürekli bakıcı değişmesi çocukluk depresyonuna neden olmaktadır. Bu sebeple ilk 4 yıl anne yerine geçecek kişinin devamlı aynı olması çok önemlidir. Eğer bu sağlanamıyorsa çocuk cezaevinde de olsa annesi ile büyümelidir.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:01 Ocak 2000

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.