Uykunun fazlası...

Günün neredeyse üçte birini neden hayatımızı dondurarak geçirdiğimiz yani uyuduğumuz uzun zamandır bir muammaydı.

Fakat artık bilim insanları uykunun işlevini ve bunun hem huysuz yeni yetmeler, hem de yetişkinler için önemini giderek daha iyi anlamaya başlıyor. Rochester Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin bir araştırmasına göre uyku, beynimizi koca bir günlük düşünmenin artıklarından temizlemeye yarıyor.

Maria Konnikova'nın The New York Times'ta bildirdiğine göre, araştırmanın başında bulunan Danimarkalı biyolog Maiken Nedergaard, beyinde bir kanallar ağı olduğunu ve toksinlerin bir beyin omurilik sıvısıyla buradan atıldığını düşünüyor. Dr. Nedergaard, The New York Times'a, "Bu temizleme işleminin müthiş bir enerji istediğini düşünüyorduk. O yüzden de kendimize, 'Acaba temizlik, beynin bilgiyi işlemediği uykuda mı gerçekleşiyor?' diye sorduk" şeklinde açıklama yaptı. Fareler üstünde yapılan deneyler tam da bu bulguyu verdi.

Fareler uykuda veya anestezinin etkisinde, beyinlerini atıklardan arındırıyordu. Oysa bizim beynimiz genelde temizlik için yeterince vakit bulamıyor. Yetişkinlerin çoğu yedidokuz saat uykuya ihtiyaç duyar. Amerikalıların çoğuysa elli-yüz yıl önce uyuduklarından bir-iki saat, hafta içinde de on yıl öncesine göre 38 dakika daha az uyuyor. 50-70 milyon ABD'li uyku düzensizliği çekiyor.Pennsylvania Üniversitesi Uyku ve Sirkadiyen Nörobiyoloji Merkezi, kronik uyku bozukluğunun dikkat ve beyin işlevlerinden sorumlu nöronlara hasar verdiğini ve hem yaşlanma, hem de nöronların bozulmasıyla ilişkili proteinlerin birikimine yol açtığını bulguladı. Araştırmayı yöneten Sigrid Veasey'in The New York Times'a açıkladığına göre, "Uyku açığının beyne belki de onulmaz hasarlar verdiğini; onu vakitsiz yaşlandırdığı veya başka zararlara karşı savunmasız hale getirdiğini anlamaya başlıyoruz." Araştırmacılar, yılda 18 milyon Amerikalıyı etkileyen uykusuzlukla depresyon arasında bağlar buluyor.

Uykusuzluğu hafifleten çarelerin depresyon tedavisinin etkinliğini ikiye katlayabileceği bildiriliyor. Uyku kalitesini artırmanın yollarından biri, New York Times muhabiri Nick Bilton'un gece üçte telefonuna bakma alışkanlığını bırakmak için yaptığı gibi, alet edevatı yatak odasından çıkarmak olabilir. Nitekim San Francisco, California Üniversitesi'ndeki Uyku Bozukluğu Merkezi'nin Direktörü Dr. David M. Claman da, yatak odasındaki akıllı telefonların uykuyla ilişkili şikayetlerde artışa yol açtığını belirtiyor. "Gecenin bir vakti uyanıp telefona bakmak, gördüğünüz bir şeyden moralinizin bozulmasına ve bedeninizin gerilmesine davetiye çıkarmak demektir" diyor Dr. Claman.

Uyku, nöron bağlantılarını güçlendirmek ve bellek oluşturmaktan sorumlu uyku döngülerinde daha fazla vakit geçiren çocuklar ve gençler için özellikle önemli. Uyku eksikliğinin kaza artışlarıyla, moral bozukluğu ve saldırganlıkla, bir de muhtemelen dikkat bozukluklarıyla ilişkisi var. Ayrıca uyuşturucu kullanma riskini yükseltiyor, spor yaralanmalarını artırıyor ve akademik performansı düşürüyor da olabilir. The New York Times'ın Motherlode blogunda yazan Jessica Lahey'e göre uyku, çocukların okul başarısındaki en önemli faktör. Onun sözleriyle, "Fransızca sınavı için bir etüt daha yapmakla dokuz saatlik bir uyku arasında tercih hakkı verilse, onların daima uykuyu seçmelerini isterim."

THE NEW YORK TIMES


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:21 Şubat 2014Yayınlanma Tarihi:09 Mart 2014

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.