Travmanın ardından neler oluyor

Psikolojik travma dünya çapında on milyonlarca kişinin yaşamını karartırken, sadece ABD'de yılda 42 milyar dolara mal oluyor. Travmanın ardından neler oluyor?Psikolojik travma dünya çapında on milyonlarca kişinin yaşamını karartırken, sadece ABD'de yılda 42 milyar dolara mal oluyor. Travmanın ardından neler oluyor? travmaPeki ama travma, tam olarak nedir? Kültürel ve tıbbi açıdan uzun zamandır yaptığımız gözlemler, travmanın, tanımlanabilir bir şoktan kaynaklandığı yönünde. Sarsıcı bir olayın tanığı ya da kurbanı olun, şair Walter de la Mare'ın dediğine gelirsiniz: "İnsan beyni yavaş çalışır: Önce darbe, saatler sonra yara." Dünya az çok normale döner, siz hariç. 1980'de Davranış Bozukluklarının Tanı ve İstatistik El Kitabı'nda travma, "Hemen herkeste belirgin rahatsızlık semptomları uyandırabilen, ayırt edilebilir bir stres nedeni" diye tanımlandı, yani zehir gibi evrensel çapta bir toksik. Ama ortaya çıkıyor ki, travma kurbanlarının çoğu (savaştan, işkenceden veya toplama kamplarından sağ kurtulanlar bile), normal yaşamlarına geri dönebiliyor. Bu, travmanın daha çok bulaşıcı hastalık gibi görülmesini sağlayan nüanslı bir bakışa yol açtı. Yeni araştırmalar, olaydan hemen sonraki ortam, özellikle de diğer insanların tepkilerinin, olayın kendisi kadar önemli olabileceğini gösteriyor. Bu sonbahar California Üniversitesi'nde düzenlenen Kültür, Zihin ve Beyin hakkında Disiplinlerarası Konferans'ta yapılan iki sunum, bu fikri savundu. Emory Üniversites i'nin nörobiyologlarından Paul Plotsky, anneden ayrılmanın fareleri nasıl etkilediğine dair modeli değiştirdiğinde neler olduğunu aktardı. Önceki deneyler anne ile yavrularını 1 ila 24 saat arası ayrı tutarken, P lotsky p eriyotları 1 5 dakika (anne farelerin yemek aramaya çıktıklarında yavrularını doğada yalnız bıraktıkları süre) ile 180 dakika (travmatik bir ayrılık, zira annenin başına bir şey geldi demektir) arasında ayarladı. 15 dakikalık ayrılıktan sonra, her seferinde, anne her bir yavrusunu koklayıp yalıyor, sonra da onları etrafına toplayıp besliyor. Ama 180 dakikalık ayrılıktan sonra, annelerin çoğu panik çığlıkları atıyor, genelde yavruların üzerine basıyor ya da onları görmezden geliyor. Yavrular da yüksek sesle cıyaklıyor. Ve hayatlarının g eri kalanında strese ölçüsüz tepkiler veriyorlar. Araştırmalara göre, uzun ayrılıklar stres hormonu aktivitesi, beyin yapısı ve diğer ölçütlerde kalıcı değişikliklere uğramış kaygılı kemirgenler yaratıyor. Ancak yaklaşık beş yıl önce, annenin ayrılık paniği hakkında düşünürken Plotsky'nin aklına bir fikir geldi: "Bir anda dank etti: Belki anne fare, çevresini güvenli addetmiyordu." Çünkü anne ile yavrular alındıkları kafese geri konuyordu. Bunun üzerine basit kafesi sekiz odalı, karmaşık bir hale getirdi. Ardından, 180 dakikalık ayrılıklardan sonra bile, işler yolunda gitti. Anne yavrularını kokluyor, birkaç odayı kontrol ediyor, sonra herkesi bir odaya götürüp yavrularını şımartıyor ve doyuruyordu. Yavruların çok azı, herhangi bir geçici ya da kalıcı travma işareti gösterdi. Travma, ayrı lıktan değil de, yeniden birleşmenin ortamından kaynaklanıyor gibi görünüyordu. Nepal'deki eski çocuk askerler üzerinde yapılan bir araştırma, bunun insanlar için de geçerli olabileceğine işaret ediyor. Washington D.C.'deki George Washington Üniversitesi'nden BrandonKohrt, 1996 ile 2006 yılları arasındaki iç savaşta Maocuların saflarında yer aldıktan sonra köylerine dönen Nepalli çocukları takip etti. Çocuklar, damgalandıkları ya da dışlandıkları yerlerde, sürekli olarak yüksek düzeyde stres bozukluğu çekti. Oysa çevreleriyle mutlu biçimde yeniden bütünleştikleri yerlerde, hiç savaşa gitmemiş akranlarından daha fazla zihinsel rahatsızlık yaşamadılar. Anlaşılan, çocuk asker olmanın kalıcı zararı, savaştan değil de toplumsal tecrit ve sonrasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanıyordu. Psikolog CarolRyff'a göre, bulgular belli koşullarda travmanın hafiflemesi ihtimalinin arttığını doğruluyor. Ama nörobilimciler ve yazar SandraAamodt gibi diğerleri, araştırmaların olay sonrasında sosyal çevre üstüne düşen rolü oynayana dek, hafifleyecek bir travmanın da olmadığına işaret ettiğini söylüyor. Görünüşe göre, başa gelen kötü şeyleri hiç olmamış hale getiremiyoruz, ama belki de, sonrasında hazır ve nazır olan çevreyi yeniden şekillendirebiliriz. Aamodt'un dile getirdiği gibi, bu yaklaşımın, mümkün olmak gibi önemli bir avantajı var. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:26 Ocak 2013Yayınlanma Tarihi:28 Ocak 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.