Şizofreni kökten çözülecek

Uzbay: Şizofrenide kökten tedaviyi hedefliyoruz.

2013 yılında ABD’de Başkan Obama tarafından başlatılan “Beyin İnisiyatifi Hareketi ve İnsan Beyni Projesi’nin Türkiye’deki ortağı olan Üsküdar Üniversitesi, bu yöndeki çalışmalarına devam ediyor. Prof. Dr. Tayfun Uzbay,

Üsküdar Üniversitesi Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (NPFUAM) Başkanı ve Türk Eczacıları Birliği (TEB) Eczacılık Akademisi Başkanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay, şizofreninin tanı ve tedavisine ilişkin yeni ve farklı bir yaklaşım sunduklarını belirterek “Bu konuda ilaç adayı olabilecek bazı moleküllerin patentini aldık. Amacımız bunları geliştirerek şizofreninin daha etkin, hatta kökten bir tedavisini sağlamak” diye konuştu.

Üsküdar Üniversitesi Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (NPFUAM) Başkanı ve Türk Eczacıları Birliği (TEB) Eczacılık Akademisi Başkanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay, proje kapsamında yapılan çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi:

“ABD Başkanı Barack Obama, 2 Nisan 2013 tarihinde Amerikan Ulusal Sağlık Dairesi (NIH) Başkanı Dr. Francis Collins ile birlikte başlangıç bütçesi 100 milyon Amerikan doları olan “Beyin İnisiyatifi Hareketi ve İnsan Beyni Projesi”ni başlattı. Projeyle, beynin karmaşık düşünce ve davranışları nasıl ürettiğine dair daha kapsamlı bilgi elde edilmeye çalışılıyor. Projenin hedefleri arasında yapay beyin ve yapay zekâ oluşturulması, düşünce ve zihin kavramının netleştirilmesi, şizofreni, Alzheimer, otizm gibi henüz kesin tedavisi olmayan mental hastalıkların ve travmaya veya inmeye bağlı felç gibi ciddi sinir hastalıklarının kesin tedavisinin gerçekleştirilmesi bulunuyor.

Projenin Türkiye ortağı Üsküdar Üniversitesi, Türkiye ve Ortadoğu’nun beyin haritasını çıkarmayı amaçlamıştır. Antalya’da gerçekleştirilen 2. G20 Dünya Beyin Haritalaması ve Tedavileri Bilimsel Zirvesi’nde Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Beyin Haritalama ve Tedavi Derneği Başkanı Dr. Babak Kateb’in yanı sıra uluslararası heyet önemli değerlendirmeler yapmıştı.

Dr. Babak Kateb’in ifade ettiği ilginç bir şey var: Kateb, beyni daha iyi anlamak için NASA’nın yeni galaksiler keşfettiği teleskoplar gibi yüksek teknolojilere ihtiyaç olduğunu belirtmişti. Kateb’in kast ettiği belki de beyni anlamak için mevcut teknolojinin yetmediğidir.

Bugün beyni anlama noktasında ciddi sıkıntılar bulunuyor. En önemli meselelerden biri, akıl-zihin ilişkisi ve özgür iradenin hangi koşullarda ve nasıl gerçekleştiğidir. Bugün nöron dediğimiz beyin sinir hücrelerinin özellikleri ve işlevleri düzeyinde önemli bilgilerimiz var. Nöronları, nöronlar arası iletişimi ve bunun bazı mental hastalıklarla ilişkisini iyi biliyoruz. Beynin duygu ve düşüncelerimizin merkezi olduğu Hipokrat’tan bu yana zaten biliniyor.

XX. yüzyılın başlarında İtalyan bilimci Golgi ve İspanyol bilimci Cajal beyinde nöronları belirleyerek tarif etmesi beyin araştırmalarında çığır açtı. İçinde bulunduğumuz XXI. yüzyılın başlarında nöron işlevleri üzerinden beyindeki sinir yolları ve bunların görevleri, duyusal beceriler, öğrenme, beyin esnekliği (nöroplastisite), beynin haz ve ceza algısı, beynin dürtü üretme becerisi ve bunun alın lobu üzerinden kontrolü ile nöronlar arasındaki iletişim eksikliklerinin mental hastalıklara olan yansımaları iyi biliniyordu.

BEYİN BÜTÜNCÜL BİR YAKLAŞIMLA İNCELENMELİ

Beyinle ilgili bazı soruların yanıtını sadece nöronal aktivite üzerinden verebilmemiz mümkün görünmüyor. Beyni indirgemeci değil, daha bütüncül bir yaklaşımla incelememiz gerekiyor. Bunun için sosyal bilimlerin de katılımı ile multidisipliner projelerin oluşturulması oldukça önemli. Ayrıca Kateb’in ima ettiği yüksek teknolojili görüntüleme sistemlerini geliştirerek beynin henüz bilmediğimiz, göremediğimiz başka hücrelerini görünür ve bilinir kılmamız gerekiyor. Kim bilir, belki de yeni keşfedilecek henüz bilmediğimiz hücreler üzerinden özgür irade başta olmak üzere çeşitli soruların yanıtını bulmak ve beyni anlamak mümkün olabilecek.

ŞİZOFRENİ TEDAVİSİ İÇİN ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR
Üsküdar Üniversitesi, NPFUAM olarak ben ve ekibim madde bağımlılığı ve özellikle de şizofreni konusunda ciddi çalışmalar yapıyoruz. Öngörümüz şizofrenide halen tanı ve tedavinin temelini oluşturan monoamin hipotezinin yetersiz olduğudur. Biz poliaminler üzerinden şizofreninin tanı ve tedavisine yeni ve farklı bir yaklaşım sunuyoruz. Bu konuda ilaç adayı olabilecek bazı moleküllerin patentini aldık. Amacımız bunları geliştirerek şizofreninin daha etkin, hatta kökten bir tedavisini sağlamak. Bizi destekleyen bilimsel verilere sahibiz ve henüz bu konudaki görüşümüzü çürütebilecek aksi bir veri ortaya çıkmadı. Haklı olup olmadığımızı zaman gösterecek ancak biz umut ve azimle beyin yüzyılında en önemli mental problemler arasındaki şizofreninin kesin tedavisini hedefleyen çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

NPGRUP


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:05 Mart 2016Yayınlanma Tarihi:01 Mart 2016

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.