Samimiyet

Samimiyet!

Her şeyden önce samimiyet!

O kadar önemli bir erdem ki...
Bayezid Bistami’nin yanına birisi girer ve sağa sola bakınmaya baslar.
Bistami hazretleri ona “Hayırdır” diye sorar.
O da, “Namaz kılacak temiz bir yer arıyorum” der.
Bunun üzerine Bayezid Bistami “Sen kalbini temizle de her nerede namaz kılarsan kıl” der.
***

Sahi bizler ne kadar samimiyiz?
Kimi kime şikâyet ediyoruz, kimi neyle suçluyoruz?
Daha dün yeni yıla girerken İstanbul, Reina’da ölenler için hepimiz üzüldük.
Hepimiz de terörü lanetledik.
Yetmedi bir de sosyal medyada birbirimize laflar gönderdik.
Kimimiz hükümeti suçladı, kimimiz Amerika’yı, kimimiz ise Avrupa’yı...
Kimimiz istihbarat zafiyeti dedi, kimimiz ise güvenlik sorunu...
Belki de söylediklerimizde kısmen doğruluk payı vardı.
Ancak,
Allah Nisa suresinin  157’inci ayetinde ;
“Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler.”
Diye belirtiyor.
***

Hem Müslümanız diyoruz, Kuran kutsal kitabimiz diyoruz.
Hem de onu doğru dürüst okumuyoruz.
Ayetlerin ne anlama geldiğini hiç araştırmıyoruz.
Bizde herkes sanki her şeyden o kadar emin ki...
Başımıza gelen bütün bu felaketlerin sebebi sizce ne olabilir?
Bence samimiyetsizlik!
Bizim inancımıza göre dinde zorlama yoktur.
Ancak herkesi bizim gibi inanması, bizim gibi düşünmesi için zorlarız...
Bizde bizim gibi olmayan herkes öcüdür!
Asıl neye üzülmemiz gerekiyor, daha onun bile farkında değiliz.
O gün bedenen ölenler mi?
Yoksa zaten ölmüş yürekler mi?
Biraz samimiyet lütfen!
Her nerede, kimlerle ve nasıl yaşıyorsak yaşayalım, biraz samimi olalım.
Artık onu bunu suçlamak yerine kendi azmış nefislerimizi terbiye etmeye çalışalım.
Hepimizde ego var, sonuçta hepimiz insanız.
Dolayısıyla hepimiz hata yapabiliriz.
Hiç birimiz mükemmel değiliz, istesek de zaten olamayız.
Ancak her neye inanıyorsak biraz samimi olalım...
***

Abdulkadir Geylani Hazretleri her sohbetinin başında şöyle dermiş;
“Hamd alemlerin sahibi olan Allah’a aittir” der ve bu sözünü üç defa tekrar edermiş. Kısa bir sure susar ve sonra şöyle devam edermiş ; “Yaratıklarının sayısınca, arşının ağırlığınca ve kendi rızası ağırlığınca ve kelimelerini yazarak mürekkep miktarınca, bilgisinin sonuna kadar, dilediği ve yarattığı her şey kadar (Hamd alemlerin sahibi olan Allah’a aittir) O görüneni ve görünmeyeni bilendir, Rahman ve Rahimdir, mülk sahibidir, Kuddüstür. Izzet ve hikmet sahibidir. Allahtan başka tanrı olmadığına tanıklık ederim. Onun ortağı yoktur. Mülk onundur, hamd de onundur. Canı veren de, alan da O’dur. Kendisi ise diridir, ölmez. İyilik bütünüyle onun elindedir. O her şeye gücü yetendir ve varış ondadır.”
Ve devam ediyor...
***

Lafa gelince hepimiz Müslümanız da...
Hak dostlarını ne kadar tanıyoruz? Ne kadar okuyoruz?  
Keşke inancımızda biraz daha samimi olabilseydik.
Her şeyden önce kendi yüreğimize karşı...
Keşke neye inandığımızı idrak edebilseydik.
Keşke birbirimizle iyilikte yarışabilseydik.
Keşke her canlıya saygı duyabilseydik.
Keşke ömrümüzün her gününü faydalı islerle geçirebilseydik.
Keşke biraz daha fazla okuyabilseydik.
Keşke aldığımız her nefesin kıymetini bilebilseydik.
Keşkeleri sevmeyen bizler, bu kadar keşke dememek için  biraz gayret gösterebilseydik...
Keşke...

Birgul KAPAKLIKAYA
02-01-2017
Brüksel


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:03 Ocak 2017

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.