Korkunun etkilediği müzakere

İsrail-Filistin anlaşmazlığının belli bir düzeyinde bildik konular var: Sınırlar, Kudüs, güvenlik ve Filistinlerin dönüş hakkı.

İsrail-Filistin anlaşmazlığının belli bir düzeyinde bildik konular var: Sınırlar, Kudüs, güvenlik ve Filistinlerin dönüş hakkı.

korkuÜç yıllık bir aranın ardından yeni başlayan görüşmelerin içeriği bunlar olacak. Ancak anlaşmazlığın altında daha derin sorunlar yatıyor: Güvensizlik, nefret, travma ve hepsinden önemlisi, korku. İsrailliler, askeri üstünlüklerine rağmen, varoluşsal korkular yaşıyor; Filistinlilerin gerçek amaçlarının 1967 sınırları üstünde veya yakınlarında bir uzlaşma değil, İsrail'in ortadan kaldırılması olduğundan korkuyorlar. Arap deryasında Yahudiler olarak, yalnız kalmaktan korkuyorlar. Batı Şeria'da genişleyen yerleşimler karşısında dünyanın sabrını yitirmesinden korkuyorlar. Filistinlilerse 1948'den beri artarak süren marjinalleşme ve aşağılanmanın dönüşsüz olmasından, bölünmelerinin tamir edilememesinden, iç mücadelelerle boğuşan Araplar arasında davalarının artık yankı bulamamasından ve Amerika destekli İsrail'in gücüne karşı desteksiz kalmaktan korkuyor. Korkunun akılcı bir tartışmaya faydası olmaz. Korku, görüşmelerde olumsuz bir etkendir. Öte yandan, anlaşmazlığın sürmesinden duyulan korku, iki tarafı kökleşmiş duruşlarından vazgeçirecek bir noktaya da varabilir. Görüşmelerin dokuz ay sürmesi planlanıyor, yani bir doğuma yetecek bir süre. Fakat çabaların tarihçesi çok umut verici değil. İsrail ziyaretimde duygularım iniş çıkışlar yaşadı ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Zeev Elkin ile Maliye Bakanı Yair Lapid'le yaptığım sohbetler bunu iyice perçinledi. Dindar bir milliyetçi olan Elkin, Başbakan Netanyahu'nun Likud Partisi'ndeki çoğu üye gibi, iki devletli bir çözüme karşı (o bakımdan Netanyahu kendi partisine ters düşer hale geldi). Lapid'se İsrail toplumunun aşırı dindarlaşmasından kaygılanan; Filistinlilerin amacından şüphe duysa da Siyonizmi kurtarmak için iki devletin şart olduğuna, ancak böyle bir çözümle Yahudi anavatanının korunabileceğine inanan merkezi eğilimli biri. Şaşırtıcı olan, dindar bir katılığa ve kesinliğe sahip olan Elkin'in korkmasına karşın Lapid'in, müstakbel bir Filistin'e şüpheyle bakmasına ve Yahudilerin imdadına yetişeceği konusunda Tanrı'ya pek de güvenilemeyeceğini (soykırımı hatırlatarak) düşünmesine rağmen, temkinli bir umut beslemesiydi. 1990'daki ilk intifada sırasında Ukrayna'dan İsrail'e göçen ve bin kadar İsraillinin öldüğü ikinci intifadanın tamamını gören Elkin, beş yıldır intihar bombalamaları olmadığı ve nispi sükûnet ortamında İsrail ekonomisi büyüdüğü halde, gelişinden bu yana güvenlik şartlarının kötüleştiğinde ısrarcı. Gazze'den güneydeki Ashdod'a fırlatılan Hamas roketlerini kastederek, "Daha az güvende olduğumuzu düşünüyoruz. Son yirmi yılda geri çekildiğimiz her yer terör üssüne döndü. En azından benim için son yirmi yıldır yaşananlar, bir Filistin devleti kurmanın şartları iyileştirmeyeceğini gösteriyor" diyor Elkin. Bakan yardımcısı, Filistin lideri Mahmud Abbas'ın İsrail'i bir Yahudi devleti olarak tanımasının öneminden söz ediyor (Filistin Kurtuluş Örgütü zaten İsrail'i tanımıştı). "Asıl sorun sınır, toprak veya güvenlik değil. Asıl sorun hiçbir Filistinli liderin çok basit bir şeyi, bölgede bir Yahudi devletini tanıma ihtimalini dile getirememesi" diyor. İster gerçek ister yapay olsun, Elkin'deki korkular yumağı İsrail Ülkesi'nin tanrısal bir buyrukla Yahudilere ait olduğu şeklindeki gizemci görüşü pekiştiriyor. Lapid' i nse ya k la ş ımı bambaşka. Filistinlilerin İsrail'i bir Yahudi devleti olarak tanıması gerektiğiyle ilgili, "Bence saçma. Buna ihtiyacım yok. İsrail'in anlamı zaten biz buraya gelirken kimsenin bizi tanımasına ihtiyacımızın olmadığını, bizim kendimizi tanımamızın yeterli olduğunu ilan etmekti. Biz özgürüz, artık azınlık değiliz. Babam buraya Macaristan'daki bir gettodan geldi ve amacı, kimsenin onu tanımasına ihtiyaç duymayacağı bir yerde olmaktı. Dolayısıyla sözlerimi Yahudi gururuna dayandırıyorum. Elkin'in tanınmaya ihtiyacı varsa evine gidip onu tanırım" diyor. Barış görüşmeleri hakkında Lapid: "Size korkularınız mı, umutlarınız mı yol gösterecek? Çünkü korkuya teslim olacaksanız onlardan yüzlercesi var" diyor. Barışı ancak korkularından sıyrılmış Yahudiler, Lapid gibi gerçek Siyonistler yapabilir. Aynı şey Yahudileri bir korku unsuru olarak görmekten vazgeçebilen Filistinliler için de geçerli. Artık korkmanın zamanı değil. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:22 Ağustos 2013Yayınlanma Tarihi:24 Ağustos 2013

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.