Çocuklara cinselliği doğru anlatmanın yolu

Yeteri kadar sevgi paylaşımı olmayan, duygularını ifade etmekte zorlanan anne-babaların çocukları hayatlarının bir bölümünde ciddi ruhsal bozukluklara maruz kalabiliyor. Konunun en can alıcı noktası ise anne-babanın cinselliğe yaklaşımında gizli. Cinselliği anlatmanın zorluğu kadar anlatamamaktan kaynaklanan sorunlar da çocuğu, aileyi ve toplumu zora sokuyor.


Çocuklara cinselliği doğru anlatmanın yoluHer çocuk, ilk insani ilişkisini kendi anne ve babası ile kurar ve kendi anne babası ile kurduğu ilişki örgüsü sayesinde, yaşantısı boyunca karşısına çıkan bütün kadın ve erkek figürleri ile kuracağı ilişki biçiminin ilk tohumları atılır" bu sözler Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi'nden Uzm. Dr. Ahmet Çevikaslan'a ait. Bir insanın, bir başka insana sevgisini çeşitli eylemler, jestler, mimikler, tavırlar ile göstermesi hem duygusal ve sosyal olgunlaşmanın göstergesi sayılıyor. İlişkilerde esnekliği ve anlayışı getiren bir koruma mekanizması oluşturuyor...

ÇOCUĞUN MODELİ KİM?

Psikanalitik anlamda karşı cinsle ilk deneyimini kendi ebeveyni ile yaşayan çocuklara cinselliği anlatmanın zorluğu kadar anlatamamaktan kaynaklanan sorunlar da, aileyi, toplumu ve bireyi zora sokuyor. Aile içinde kişiler arası ilişkilerin daha yakın olduğu, sevgi ifadelerinin kısıtlı olmadığı, aile bireylerinin birbirlerine sevgilerini gösterebildikleri aile ortamlarında yetişen çocuğun ileriki yaşlarda kendisini ifade etme becerisi daha yüksek oluyor. Ve sağlıklı sosyalleşiyor.

ANNE BAĞIMLISI

Çocuğun ailedeki ilişki bağının yaş ve gelişime bağlı olarak değişiklik gösterebileceğini vurgulayan Dr. Çevikaslan, "Bebeklik döneminde anne bağımlısıdır. Anne bebek arasındaki sarılma, kucaklama vb davranışlar ile ilk bedensel temaslar yaşanır, çocuk; kendi bedeninin haz noktalarını ve bir başka bireyle beden dili aracılığı ile iletişime girmeyi öğrenir" diyor. Çocuğun büyüdükçe babayı keşfettiğini belirten Dr. Çevikaslan, cinsiyete bağlı olarak; belirli dönemlerde anneye, belirli dönemlerde babaya yakın olduğunu belirtiyor.

REKABET BAŞLIYOR

Çocuk anne ya da babadan herhangi birinin sevgisini kazanabilmek için, diğer ebeveynler ya da kardeşleri ile rekabete girmeyi de aileden öğreniyor. 5-6 yaşlarından itibaren de mahremiyet düşüncesi gelişmeye başlıyor. 6 yaşından ergenliğe dek üzeri örtülü olan ve yaşıtları ile ilişkilerde kendisini gösteren cinsel kimlik özellikleri, ergenlik çağında yeniden filizleniyor. Erişkin bir insan gibi davranmanın ilk örneklerini de gösteriyor. "Dolayısıyla her yaşa özgü duygusal, zihinsel, cinsel gelişim özellikleri, çevresi ile kurduğu iletişim şekli, çocuğun dış dünyayı yargılama biçimini de etkiler" diyor Çevikaslan ve ekliyor:

PSİKOLOJİLERİ BOZULABİLİR

"Yaşadıkları ortamda bireyler birbirlerine karşı ne kadar duyarlı ve sevgilerini, ifade etmekte ne kadar açıksa, çocuk da kendisinde aynı cesareti buluyor. Bunun tersi ise çocuk da kendi duygularını ifade etmekte cesaretsiz kalıyor, bu cesaretsizlik zamanla bir mizaç özelliğine dahi dönüşebiliyor. Aile içinde, sevgi paylaşımının sağlıklı gösterilemediği ortamlarda büyüyen çocuklar çeşitli psikiyatrik sorunlarla karşımıza gelebiliyor."

NELERE YOL AÇIYOR?

Ailede sevgi paylaşımı zayıfsa letişim de zayıf oluyor. Bu ortamlarda büyüyen çocukta bağımlı kişilik, depresyonlar, cinsel kimlik sorunları, sosyal fobi, panik atak gibi çeşitli kaygı bozuklukları başta olmak üzere birçok psikiyatrik problem kolaylıkla tetikleniyor. Söz yine Dr. Çevikaslan'ın "Anne babalar şunu iyi bilmelidirler ki, bireyler arasındaki sevgi, sempati gösterilerinin sık olduğu ailelerde büyüyen çocukların iç dünyaları daha huzurludur, stresle başa çıkma becerileri yüksektir, çünkü duygusal taşkınlıklarını kontrol etme becerileri iyi gelişmiştir.

MAHREMİYET ADINA

Anne babalar bazen çocuğa soğuk mesafe koyarak ve onun önünde duygularını ifade etmeyerek karı koca mahremiyetini sakladıklarını zannederler. Mahremiyeti korumak adına çocuğa soğuk davranırken, öfke vb olumsuz duygularını saklama gereği görmemek gibi tutarsızlıklara da çok sık düşerler. Oysa, anne baba arasındaki sempatiye tanık olan çocuğun aile içindeki güven duygusu artar, kendi cinsel kimliğini sağlıklı ve tutarlı ifade etmeyi öğrenecektir. "

ANA- BABAYA DÜŞEN GÖREVLER

Çocuğun, anne baba arasındaki aşka ne düzeyde tanık olabileceği, yatak odasındaki mahremiyetin içine ne kadar sızabileceği, aslında bütün ailelerde sıkıntı kaynağı. Bu sıkıntıdan çıkabilmenin yollarını ve önerilerini Dr. Ahmet Çevikaslan veriyor:

"Bebeklik çağında annenin yanında olması gerekir, bebeklikten çıktığı ancak henüz 6 yaşından küçük olduğu dönemde karı koca ilişkisinin sınırlarını kestiremez, ebeveyni sadece anne baba olarak bilir. 6 yaşından ergenlik dönemine kadar geçen sürede, nedenini kestiremese de yatak odasına girilmeyeceğini anne babası ona öğretir. Özellikle ilk 6 yaş en fazla sıkıntı kaynağıdır, çünkü karı koca arasındaki cinsel yaşam hala aktiftir ama çocuk bunu anlayacak durumda değildir. Bu nedenlerle, ilk yıllarda görev anne babaya düşer. Ev ortamında; cinsel yaşamlarının sağlıklı sürdürülmesi ve çocuğun (sonradan travmatik olabilecek) bir kazaya tanık olmaması için gerekli düzenlemeler yapılmalı.

MUTLAKA AÇIKLAYIN

Nadir durumlarda ebeveyni çıplak, romantik bir yaklaşım içinde görebilir. Böyle bir durum asla geçiştirilmemeli; çocuğun neye ne kadar tanık olduğu öğrenilerek yaşına uygun açıklama yapılmalı. Açıklamasız bırakmak, çocuğun kafasında soru işaretleri doğurur. Anne babalar da bazen, özel cinsel sorunlar yaşayabilirler, aile içinde özel yaşam sınırları zorlanabilir. Çocuk; anne veya babanın evlilik dışı ya da boşanma sonrası ilişkisine, çeşitli cinsel argümanlarına tanık olabilir. Bu tür durumlar söz konusu olduğunda; çocuğu korumaya yönelik önlemler alınmalı, gereken durumlarda çocuğa açıklama yapılmalı."

KAYNAK: //www.bugun.com.tr

Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:01 Ocak 2000

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.