Çin Mucizesini Anlamak

G20 2016 Hangzhou zirvesi 4-5 Eylül tarihlerinde Çin’de yapılıyor. Zirveye Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da katılıyor.

 

Dünyanın en büyük 20 ekonomisini oluşturan G20 üyesi ülkelerin devlet ve hükûmet başkanları, dünyanı yükselen yıldızı Çin’de bir araya gelecek.

Çin’in yükselen bir güç olarak ortaya çıkması bu bağlamda bir kez daha dünyanın gündeminde. Batı medyasında Çin’i tehdit olarak göstermeye çalışan yazı ve haberler yine revaçta.

Aslında Batı kendisinden başkasını sevmiyor; sevemiyor. Kapitalizmin bencil ruhu buna engel oluyor. Ünlü İngiliz tarihçi ve düşünür Arnold Toynbee bunu çok güzel vurgulayanlardan biridir.

Çin’in iki kez ziyaret etmiş ve yakından anlamaya çalışan biri olarak kanaatim, Çin’in korkulan bir dev değil, fırsatlar ülkesi olduğudur.

Kendimi Batı ülkelerine göre daha evde hissettiğim Çin’e biraz yakından bakalım.
Çin Halk Cumhuriyeti yaklaşık 9,6 milyon km 2 yüzölçümü ile Rusya ve Kanada’dan sonra dünyanın en büyük üçüncü, Asya kıtasının ise en büyük yüzölçümüne sahiptir. (Türkiye’nin 12 katından daha büyüktür.)

Kuzey-Güney uç noktaları arasındaki uzaklık yaklaşık 5500 km, Doğu-Batı uç noktaları arasındaki mesafe yaklaşık 5000 km’dir.  

1.4 milyara yaklaşan nüfusu ile dünyanın en kalabalık ülkesidir (1,339,724,852).

Çin Halk Cumhuriyetinde bulunan 56 farklı etnik gruptan  “Han”  etnik grubu ülke nüfusunun yaklaşık  %  92’sinin  (1.1 milyar)  kalan 55 etnik grupta  %  8’ini  (200 milyon) oluşturmaktadır.  

Avrupa ve Amerika’da medyada sık sık Çin’le ilgili ilginç ve bazen ürkütücü haber ve hikâyeler yayınlanır. Amaç Amerikalıları harekete geçirmektir. Çinin ejderhaya benzetilmesi, Hollywood filmlerini aratmaz. Bu haberle okuduğunuzda abartılı olduğunu fark etmek zor değil.

Bu haberleri okuduğunuzda bir Jackie Chan filmi izlediğinizi veya senaryosunu okuduğunuz izlemine kapılmanız işten bile değil.

Durum şu:

•    1,3 milyarlık dev nüfusu,
•    300 milyondan fazla zengin kesimi,
•    Haftada 1 milyar dolar dış yatırım alması,
•    Toplamda 60 milyar doların üzerinde dış yatırım barındırması,
•    Son 25 yılın en çok büyüyen ülkesi olması (Uyanan dev/ejderha denmesi bundan)
•    870 milyar dolar ticaret hacmi ile dünyadaki üretimin üçte birini gerçekleştirmesi,
•    Yabancı yatırımcılara kolay arazi tahsis etmesi,
•    Enerji, işçi ücretlerinin düşük olması,
•    Vergi avantajının yüksekliği,
•    Yüzlerce farklı dini ve etnik unsuru barındırması,

Tüm bunlardan dolayı Çin dikkatleri üzerine çekiyor.

Dahası, Uzak Doğu ve Güney Doğu Asya'ya açılmanın yolu da Çin’den geçiyor.
Çinin tarihi İpek Yolunu yeniden canlandırmak istemenin nedeni de bu.
“İş bilenin, kılıç kuşananın” der atalarımız.

Çinin 1.3 milyarlık dev nüfusu ve saydığımız bu imkanları ile girişimcilerimize çok şey ifade etse gerek.
Meşhur Afrika fıkrasının hatırlamanın tam zamanı:

Bir ayakkabı firması satış elemanını Afrika'ya mal satmaya gönderir. Satış elemanı geri döndüğünde, “bunlar çıplak ayakla dolaşıyor ayakkabı satamadım” der.

Bu yoruma kızan patron Afrika'ya bir başka elemanını gönderir. İkinci giden satış elemanı heyecanla döner ve “Patron yaşadık. Afrika çok büyük bir Pazar! Kimsenin ayağında ayakkabı yok. Hepsine ayakkabı satabiliriz” der.

Evet, siz de ürünlerinizi 1.3 milyar insana satabilirsiniz. Önünüzde dünyanın en büyük ekonomik devi var. Küreselleşmenin getirdiği fırsatları değerlendirmek sizlere kalmış.

Çinlinin zihin dünyasını ve kültürünü anlamakla daha iyi ve sürdürülebilir dostluklar ve işbirlikleri kurmanız mümkün.

Ünlü filozof F. Bacon’un sözünü hatırlamanın yeridir: “Bilgi güçtür”.

Çin Mucizesi!

Tüm dünyanın hayranlıkla, bazılarının da dehşetle izlediği Çin mucizesi tesadüf eseri oluşmamıştır. Batının bir lütfu ise hiç değildir. Bu başarının temeli çalışkanlıkları ile bilinen Çinlilerdir. Bir Çinliyi Batılı meslektaşlarından ayıran bazı özellikler:

•    Etkin ve verimli çalışmaları
•    Gayretli olmaları
•    Mesai ücreti istemeden fazladan çalışmaları (Yaklaşık 12 saat)
•    Hafta sonları da çalışabilmeleri
•    Fabrikaların kapanmaması için az ücretle çalışmaya razı olmaları
•    Çalıştıkları fabrikayı aile ocağı (ekmek kapısı) olarak görmeleri
•    Fabrika sahibinin daha da zenginleşmesini ülkenin zenginleşmesi ve güçlenmesi olarak görüp gurur duymaları

İşe Çin mucizesi denen ekonomik büyümenin gerisindeki itici güç bu işçilerdir.

İş ve daha iyi bir gelecek için büyük şehirlere göç eden köy ve kasabalılar bu başarının görünmeyen kahramanlarıdır.

Bu garibanlar köylerinden gelirken Konfüçyüsçü değerlerini, geleneklerini, umutlarını ve rüyalarını de beraber getirmişler.

Geldikleri yeri, yani ailelerini hiç bir zaman unutmamışlar. Zaten ailelerinin tek çocuğu olduklarını da unutmayalım. Aileleri onlar, onlar aileleri için çok önemli.

Aile, Konfüçyüs’ten bu yana her şeyin temeli. Çinlinin alile anlayışını anlamayan Çin’i ve Çinliyi anlayamaz.
Dahası Çinli liderler, girişimciler ve işçiler çok çalıştılar. Müteşebbisler yeni işler kurdu. Kendilerine yeni bir dünya oluşturmanın yolu çok çalışmaktan geçiyordu. Çalıştılar ve kendilerine yeni bir dünya inşa ettiler. Büyük şehirlere gelen bu göçmenlerin çocukları arasında öğretmenler, doktorlar, mühendisler, muhasebeciler, iş adamları ve siyasetçiler çıktı.

Onlar da ailelerini ve kimliklerini unutmadılar.

İşte Çin’in bugün dünyanın ve Çin’in fabrikası olması bundandır.

Çinli Liderler

Çin’i anlamaya çalışırken liderlerini de incelemek lazım. Bugünkü Çin’in siyasi mimarları onlardır. Merkeziyetçi, sıkı planlamacı bir ideolojik gelenekten gelmelerine rağmen Çin mucizesini gerçekleştirdiler. Dünyanın başka yerlerindeki komünist ve sosyalist siteler çökerken, Çin nasıl ayakta kaldı?

Rusya’nın dünyada tanınan bir markası, sattığı bir ürünü yok iken, Çin’in ürettiği marka ve ürünlerinin sırrı nedir?

Bu sırrı anlamak için, Çinli liderleri anlamak lazım.

Peki, Çinli liderleri farklı kılan nedir?

Öncelikle Chou En Lai, Deng Xiao Ping, Lee Kuan Yue gibi Çin’li liderleri pragmatik bir gelenekten geliyorlar. Komünist Partisinin katı ideolojisini yeri gelince bir kenara bırakmasını biliyorlar. Öncelik ideolojik körlük değil,

Çin’in geleceği.

Bu liderlerin ortak nitelikleri:

•    Üniversite düzeyinde çok iyi bir eğitim
•    İş ahlakı, saygı ve tevazu gibi güçlü Konfüçyüsçü değerleri içselleştirmeleri
•    Bu değerlerin bir sonucu olarak ülkelerine gurur, saygı, disiplin ve onurla hizmet etme anlayışı
•    Bölgede çok sık duyulan yolsuzluk ve çürümeye karşı bağışıklıkları; bu tür yolsuzluklara göz yummamaları
•    Kutsal bir davaya hizmet ettiklerine inanmaları,
•    Batılı eğitimin ve değerlerin iyi ve faydalı olanlarını benimsemekte tereddüt etmemeleri
Bu niteliklere sahip liderlerin önderliğinde Çin’de yeni bir dünya düzeni oluşmaktadır.

Çin’in yeni bir güç olarak yükselmesinin bölgeyi ve dünyayı kökten etkileyeceği açıktır.
Çin’in Afrika ve Güney Amerika’daki açılımlarına bakılınca bu etkinin başladığı görülür. Ancak bu olgunun hala birçok ülke tarafından yeterince anlaşılmadığı da ayrı bir gerçektir.

Bir an önce Çini ve Çinliyi anlamak ülkemiz için önemlidir.

Tarihi İpek Yolu üzerinde zamanla yaptığımız ticareti, kurduğumuz dostlukları 21. Yüzyılda yeniden canlandırmak elimizdedir.

Bu konuda, dünyanın başka yerlerindeki rakiplerinizden daha avantajlı bir konumda olduğunuzu da unutmayalım.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:02 Eylül 2016

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.